"Laiklik nedir?" sorusu, günümüzdeki Türkiye koşulların da, bir ayrıntı olarak görülecek soyut ve teorik bir soru değil, yaşamsal pratik sonuçları olan ve Türkiye'nin geleceğini, is tikrarını, birliğini ve bütünlüğünü belirleyecek olan temel bir sorudur.
Laiklik, hem Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş ilkelerinden, hem de Anayasa'nın temel ilkelerinden biridir. Laiklik konusu savsaklanacak ve küçümsenecek bir konu değildir. Türkiye'nin önümüzdeki aylarda ve yıllarda yoğun ölçekli bir içsavaşın içi ne sürüklenip sürüklenmeyeceği, laiklik konusunda oluşacak veya oluşmayacak bir uzlaşmaya ve anlaşmaya bağlıdır.
Oysa, medyada zaman zaman bu konu gündeme geldiğinde görüyoruz ki, laiklik kavramının ve ilkesinin ne anlama geldiğini, siyasetçilerin, bürokratların, akademisyenlerin, gazetecilerin, muhabirlerin, köşe yazarlarının, televizyon yorumcularının büyük çoğunluğu bilmiyor. AKP'li, CHP'li, MHP'li, İYİP'li, HDP'li, partili partisiz fark etmiyor. Kamuoyuna yön veren büyük çoğunluk bu kavramın ve ilkenin ne anlama geldiğini bilmiyor. Kilit makamlara ve mevkilere gelmiş kişiler bile laiklik ilkesinin anlamını bilmiyorsa, sade vatandaş bunu nasıl bilecek?
Şu acı gerçekle herkesin yüzleşmesi gerekiyor: Cumhuriyet ne yazık ki, kendi kuruluş ilkesini, bırakın kendi vatandaşına, kendi vatandaşlarının "ileri gelenlerine" bile anlatabilmiş değil..